yabani — sf. 1) Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı 2) Doğada kendiliğinden yetişen (bitki) 3) mec. Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse) Babası, dağdan gelme, dangıl dungul bir yabaniymiş. S. M. Alus Birleşik Sözler yabani akdiken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani incir — is., bit. b. 1) İncir ağacının yabani türü 2) Yaban inciri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani kimyongiller — is., ç., bit. b. Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, yabani kimyon, peygamber ağacı vb. bitkileri içine alan bir familya … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani menekşe — is., bit. b. Menekşe çiçeğinin yabani bir türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani mercanköşk — is., bit. b. Mercanköşk çiçeğinin yabani bir türü, farekulağı (Origanum vulgare) … Çağatay Osmanlı Sözlük
YABANİ — Yabana mensub. Issız yerlerde yaşıyan. Yabancı, alışmamı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yabani akdiken — is., bit. b. Hünnapgillerden, yaprakları almaşık, kırmızı renkli yemişi olan bir bitki (Rhamnus frengula) … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani enginar — is., bit. b. Kenger … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani gül — is., bit. b. Yaban gülü … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani hayvan — is. Ehlîleşmemiş, vahşi ve yırtıcı hayvanların genel adı … Çağatay Osmanlı Sözlük